Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sen...

Müstehzi gülüşlerinin yarattığı yıkıntının büyüklüğünü anlatamam. Anlamsız serzenişlerinin çevrelediği duygularımın izini sürüyorum kayıp savanlarda. Gökkuşağı mavisi ya da sarısı... Nasıldır acaba tam altından bakmak gökyüzüne? Merak kırmızısı, hırçın lal hıçkırığı, Kan kızılı yüreğimin içerisi, mahşeri bir sual günü ortasında kalakalmışım, yorgun... Özgür

İbretlik insanlar için...

Sana iki satır birşeyler yazmak için alıyorum kalemi elime. Zaten şu sıralar tek yazabildiğim senin bende yarattığın duyguların yön verdiği kelimeler. Sana birşeyler yazmak aslında bir hesap döngüsü belleğimde. Sana bunca yazmışken, sen bunca yerleşmişken kalbime, sen bunca yol almışken benliğimde şimdi diyorlar ki ''olmaz''... Ey sevgi fukarası, haddini, kendini bilmez. Sen kimsin? Edebimden susuyorum, senden korktuğumu mu sandın yoksa? Sen sadece sinsi kaypaklığına, pişkin arsızlığına, kokuşmuş ahlaksızlığına kurban etmeye çalışıyorsun aşkı. Ne senin ne de taşeronluğunu yapan kimsesizlerin gücü yeter inan buna. Senin anlayamayacağın; senin ömrün boyunca boğazına kadar gömülü olduğun pisliğin içerisinde yeşertemeyeceğin tertemiz bir şeyler vücut buluyor her gün bu topraklarda. Sen ve senin gibi hiç sevilmemiş kemik yığınlarından sevgiye hürmet beklemek ne kadar saçma oysa ki. Sen ve senin gibi silikonlu hayat yaşayan, hormonlu beyinlerden sevgiyi anlamalarını b

Kalbime...

Ben seni yürümeye çocuktum başladım, hala yürüyorum bitmedin. Bazen mavi yolumsun, bazen kangren... Ben seni yürümeye ağzım süt kokuyordu başladım. Yürürken ağladım bazen, bazen sen oldum bazen ben. Ben seni yürümeye seni yazarak başladım ve seni benim yaptım. Seni yürürken yorulmadım hiç, bıkmadım. Ben seni yürümeye beni koşarken başladım ve hayatımı sana akıttım. Ben seni yürümeye sen bana ağlarken başladım, gözyaşlarının arasında, hıçkırık karası. Buhranlarımın, karaltılı duygularımın baskıladığı saralı hallerim arasında yürümeye başladım seni, sen simsiyah güneşim kalbime doğarken. Ben seni yürümeye sen beni sızlarken başladım kalbim. Hatalarınla yüzleşirken sen, onları kabullenirken ben, seni yürümeye başladım, bitmedi. Bitme kara çiçeğim, her mevsimde gönül bahçemde ol, solma. Ben seni, sen bana hesabını sorarken sensiz yıllarımın yürümeye başladım. Ben seni yürürken sevmeye başladım kendimi. Sonra sen ben oldun giderek, ben de karıştım sana. Ben beni sana emanet ettim bir

Sana...

Seninle, kalbinle sınanıyor ömrüm uzun zamandır. Yalnızlığım kanıyor, seni her ağladığımda. Hınça hınç doluyorum kirpiklerinle bana her baktığında. Sızıyorsun esmer ışığınla her bir zerreciğime. Sen basıyorsun bedenimin dört bir yanını, esmer zamanlara yolculuk. Kinayesiz sevdaların kadim döngülerini izliyorum nicedir. İçerisinde senin olduğun masallar dinliyorum sitemli dillerden.  Lal olmuş duygularım konuşuyor ve sınanıyorum binlerce keredir seninle. İyi ki seninle... Yeniden ısıtırken esmer gülüşün kalbimi, dedin ya, "o gün bir gelsin" Unutmayacağım bunu. "O gün" geldiğinde öpeceğim seni esmer tenhalarda. 

Ve bir gün...

Ve bir gün yeniden buluşursun yaralayan kirpiklerle, ödünsüz, alacak verecek olmadan.  Ve günlerden bir gün eski bir kalp yeniden yeşerir topraklarında, hüzünsüz, gölgesiz.  Ve bir gün yeniden hapsolursun hayatının bitmeyen hikayesini yazan o gözlere, bitmeksizin, sonsuz.  Ve bir gün bitti sandığın bir anda yeniden başlar, kalpler ağlar.  Ve bir gün tekrar sızlamaya başlar eski yaran, kanar, hesapsız. Sen kızıla boyanırsın bir sevda boyu.  Ve bir gün kapandı sandığın hesap açılır, yaralar, üzer.  Ve bir gün işte o gün söz vermen gereken o gün, gidersin. Yollar hiç bitmez. Her kilometre aynı. Her sızı benzer, her kaçış yeni bir hikaye yazar bitmeyen.  Senin hikayen bundan ibarettir aslında. Yeşeren ve solan çiçeklerden ibaret.  Ve bir gün derdinden, kalbinden anlamayan gözlerin hapsinde son bakış, son inciniş. Yine gidersin, son gidiş, son kaçış. Kalbine dönersin, bir avuç toprak özetler hayatını sana bakan yabancı gözlere.  Ve bir gün başka sevgilerde can bulursun. Başka bir sen ve baş

Bazen...

İnanıyorum, beni yürekten, incine incine sen sevdin sadece. Bana ait hatıralar hala çekmecende. İşte tam da bu nedenle başka sevdalar hırpani duruyor üzerinde. Yüreğin beni seçti değil mi uzun zaman önce? Ne yapsan dinlemedi seni.  Arkasından koştuğun yalanlar nereye götürdü?Ne kaldı geriye? Ya binlerce kez gözlerine değen sahte gülümsemeler? Ne kaldı geriye? Ben yürekten gülümsedim gözlerine, gerçekti. Peşinden gittiğin en sahici umut bendim. Senin fırtınaların kırdı dallarımı. Senin savrulmaların bıktırdı umutlarımı. Bazen çok özlüyorum seni, yakıcı. Bazen anlıyorum senin adın "aşk" Bazen hissediyorum en gerçek sensin. Bazen hatırlıyorum yazık oldu. Bazen düşünüyorum kalbin yorgun düştü değil mi koşarken onca çarpıntının peşinden? Bir şey daha var; bazen değil hep biliyordum, sen vardın. Orada öylece hatalarınla, avuçlarında başka yüreklerle sen bekliyordun. Bazen sızlıyordum, bazen kırılıyordum, bazen kızıyordum, bazen tedirgindim, bazen üşengeç, bazen uzaktaydım, bazen ya

Önemli...

Başlangıç... Senin nasıl göründüğün değil benim seni nasıl gördüğüm önemli. Senin rengin değil benim seni hangi renk algıladığım önemli. Senin nasıl güldüğün değil benim sana nasıl ağladığım önemli. Senin nasıl hata yaptığın değil benim seni nasıl affettiğim önemli. Senin nasıl gittiğin değil benim sana nasıl geldiğim önemli. Senin nasıl beklediğin değil benim nasıl özlediğim önemli. Senin rüzgarların değil benim yılgın fırtınalarım önemli. Senin nasıl incindiğin değil benim nasıl incittiğim önemli. Senin maviliğin değil benim yakıcı kızıllığım önemli. Senin cevapların değil benim cevapsız sorularım önemli. Senin açmazların değil benim çaresizliğim önemli. Senin korkuların değil benim yalnızlığım yakıcı. Senin düzlüklerin değil benim patikalarım önemli. Senin yankıların değil benim çığlıklarım önemli. Senin baharların değil benim kışlarım önemli.  Sen hayal ettiğini değil seni bekleyen hayatı yaşayacaksın ya da sana hazırlananı. İşte tam da bunun için senin ne istediğin değil senin içi

Kısacık...

Tek üzüntüm, senin nasıl mutlu olacağını senden daha iyi bilen insanlarla kıyasıya, nefessiz çevrili olman. Çaresiz boyun eğeceksin hırçın, sevgisiz, nefret dolu sahte bilgelere biliyorum. 

Biliyorum...

Biliyorsun delilik benle olmak. Savrulduğumda tozlarım kaplıyor dört bir yanı. Uzun sürüyor gidişlerim. Kapatıyorum yolları umutsuzluğumla. Kırıyorum, incitiyorum biliyorum. Sonra güneşi kapatıyor hiddetim. Biliyorum. Kızgın, kinli duyguların hükmettiği benliğim yanıyor kızılca kıyamet adeta.  Ya sonra? Duygular körelince, yürek durulunca ki durulalı oluyor çokça zaman.  Sonra işte sonrası önemli. Simsiyah bir güneş uç veriyor ötelerden berilerden.  Hep aynı şey oluyor.  Herşey,  herkes gidiyor, sen geliyorsun. Hatalarınla, günahlarınla sen geliyorsun. Ben? Ben bekliyorum, gelişini.  Hep aklın takılı, "unutmamışsa" diye. Geçti inan geçti. Kan damlamıyor ciğerlerimden artık.  Ağlamıştım... Şahit buna iki şehir arasındaki yol,  ağaçlar.  Sen yıktın, sen dağıttın, sen savurdun, sen dürüsttün... Anlamamıştım, anladım. Anladığımı anla lütfen. Hatırlama,  hatırlatma.   Sen önemlisin. Gözler özlüyor, kalp çağırıyor. Çağrılısın kalbime,  unutma. Zamanı uzatma. Yürüme artık, koşmaya b

Zamansız...

Düşlerimin dinginliğine iman etsem de ruhumdaki nümayiş büyüyor tükenen her duygunun ardından.  Tutamadığım sözlerin elleri yakamda, arkamda kalıyor, uzaklaşıyorum gitgide birbirine benzeyen yüzlerden. Nefesler sıcak değil artık, üşütüyor apansız. Ve sen, sen gel artık. Yine zamansız gel, ansız. Geldin... Ne yazık, çok yazık, çaresiz, biliyorsun yine zamansız, ansız... Özgür...

Öylesine...

Beklemiyorum kalbimden sevgiye bilenmesini ya da istemiyorum olsun müzmin bir yurtsuz.  Bazen olmazına bırak hayatı kalbim. Unutma olmazın da bir akışı var durmaksızın kendi mecrasında. Hele bir kış bitsin. Kar kalksın üzerinden, çiğdemler boy versin güneşe... Dert etme,  her neyse biter. Unutma,  hayatı bazen bırakmak lazım bitişlere. Bitişler de devam ediyor durmaksızın, durmuyor.  Sonra yeni olmazlar belki de olurlar.Olmazlarla olurlar arasında yaşadığın yolculuk nasıl olsa bitmeyecek inan bana. Sana taktığım kanatları geri alacağım artık, hercai... Sana verdiğim kalbi geri alacağım kalbim. Öğreneceksin hesabı, kitabı artık. Güvenene dek yeniden gözlerimi alacağım senden. Senin yanlışlarının bedelini ödemekten yoruldum inan. Sınırsızlığının yarattığı sarsıntıları atlatamıyorum kolayca, anlıyorsun.  Kızıyorum sana ama biliyorum ikimiz de yalnızız. Paylaşıyoruz dipsiz kimsesizliğimizi.  Sadece ama sadece hissiz kal bir süre, sakin. İhtiyacım var buna yemin ederim. Sebebim olacaksın bi

Anla...

İnkar buhranları arasında kırılıp dökülen gururum. Nerede şimdi dimdik ayakta olduğun günler? Gözlerden imbiklenen latif sızılar adına inanıyor varlığına kalpler ey aşk... Perişanım gözlerinle gözlerime dokunduğundan bu yana. Bana aitsin aslında hissediyorum. Sadece şimdilik iki yabancıyız, bu anlık. Her nefeste daha da yaklaşıyorsun bana, her bakışta. Söylemedim daha duymak istediklerini, gizli kalbimde. Yabancısın duygularıma, başka toprakların başka sancıları benimkiler. Yavaşca alışacak gözlerin, sessizce sevecek kalbin. Bir sabah uyandığında beni düşüneceksin, şaşıracaksın. Bir minik çiçek açacak dudaklarında, tebessüm... Ben o tebessümle büyüyeceğim gönlünde, kök salacağım dudaklarından inerken kalbine.  Bana aitsin ama sen bilmiyorsun henüz. Ben biliyorum, sen de öğreneceksin bunu. Sınırsız bekliyorum seni, bekleyeceğim. Hep seni bekledim, hayatımın her tenhasında.   Bu yabancı kent bir o kadar yabancı görmediğimde seni. Anla...

Anneanneme...

Sımsıkı sarılmıştın bana, sımsıcak, "oğlum dikkat kendine oralarda" diyerek. Son vedaydı, son sarılma, yanaklardan süzülen son damlalar. Bakamadım yeniden arabamın aynasından ayrılırken yanından. Biliyordum ki umutsuz gözyaşları ıslatıyordu yorgun, bitkin gözlerini . "Kurtul o makinelerle dolu hastane odasından" demiştim sana. Kurtuldun mu bitanem? Minicik bedeninin çektiği acılar bitti mi? Alnın akça pakça, yüreğinde kapanmamış hiçbir hesap kalmaksızın süzüldün gittin sana can verenin, seni anne, seni anneannem yapanın yanına.  Biliyorum orada da sevecekler seni. Sımsıcak kalbinle kavrayacaksın başka kalpleri. Söz verdi melekler, hiç bırakmayacaklar ellerini. Sonra içindeki genç kadın özgür artık alabildiğince. Mutlu olacaksın biliyorum bunu tüm kalbimle.  Kimsesiz günlerinin beş çocuklu annesiydin. Ne kadar yorgun bir o kadar güçlü kadındın sen. Bir son sihir istemiştim, beklemiştim senden. Olmadı, gösteremedin bitanem, tontonum. Anneannem olduğun için, o çelikten

Annemin annesine...

Yapayalnız günlerin beş çocuklu annesiydin. 80 yaşına merdiven dayamışken bile ne genç kadındın sen. Yıllar geçerken birer birer ne ağır yükleri sırtlandın da yine de bükülmedi belin. Biliyorum vedalaşamadık, biliyorum özlemiştin, özlemiştik. Senin hikayen bitmedi daha. Toprağa attığın tohumlar yeşeriyor bak dünyanın dört bir yanında. Sen anlamsız hesaplaşmaların tam orta yerinde bazen de kıyısında sürdün gittin yaşamını. Sana sorulacak bir hesap kaldı mı? Hayır. Hesap tamamdır. Alnın ak, kalbin dimdik buluşacaksın tanrıyla yanında kırgınlıkların.  Sana söylenecek o kadar çok şey kaldı ki boğazımda düğümlü.  Ben de evladınım senin annemin annesi.  "Ten ten ten altı, pabuç altı gön altı. İnanmazsan say da bak onaltıdır, onaltı" Çocuktum, sen öğretmiştin, bu tekerleme eşliğinde saydığın tespih tanelerinin sayısının her seferinde 16 çıkacağını. O zaman sihir gibi gelmişti. Büyük kadının yarattığı muhteşem bir sihir.  Şimdi yeniden senden bir sihir bekliyorum. Yeni bir sihir daha

Gömdük seni....

Artık bir önemi yok, zifiri siyah saçlarının ya da zeytin tanesi gözlerinin. Bugün senin günündü gönlümde. Kalbim, ruhum, gözlerim hepsi katıldı, gömdük seni. Evet, yıllardır hiç kimsenin görmediği, bilmediği yüreğimin en gizlisinden çıkardık seni, gömdük. Duydum ki ''ilk aşkınmışım ama asla son değil'' Ben de biliyorum bunu da senin söylediğini duymak bir başka kanattı ciğerimi. Gömdük seni. El attı yüreğim, kapandı gözlerim, sızladı ruhum, öylece gömdük seni. Senin için yazdığım, onlarca, umut kokan yazı öksüz kaldı şimdi. Anladım ki hiç layık olmadın kelimelerime. Bunca söylenecek şey varken, bunlar mı döküldü kalbinden? ''Seni bekleyen biri olduğunu biliyormuşsun bir yerlerde'' Ara. Bulanlar hep arayanlardan çıkıyor, biliyorum. Söylenecek ne kaldı ki? Bugün senin günündü, bende son günün. Hep birlikte gömdük seni. Kalbim de gelmek istedi, kötü oldu aslında. En çok o sahip çıkıyordu sana gizliden gizliye. Benden bile saklıyordu seni belki. En çok o i
Arjantin'de yaşayan Fransız sanatçı Rozanes ile söyleşi... www.551vekil.com -Kökü Anadolu'da, dalları Arjantin'de... -Fransız sanatçı Monique Rozanes: -''Osmanlı tarafından zulümden korumak için İspanya'dan gemilerle getirilen getirilen Yahudilerin torunuyum. Köklerim Anadolu'da'' -''Yıllarca farkında olmadan Anadolu desenleri çalışıp durmuşum. Kapalıçarşı'da kilimleri görünce şaşkınlıktan dona kaldım'' -''Aynı renkler, benzer desenler. Demek ki genlerimde gizliymiş tümü'' Buenos Aires - Özgür Çoban

Cevap Bekliyorum...

Cevap bekliyorum senden. Bir ışık yak kalbimde. Bu sefer son söz, son nefese kadar. Bu sefer yok bedel ödetmek ya da bedel ödemek. Anladım seni, sindirdim artık savruk saatlerini. Bu sefer bitiş yok, başlangıç var. Bu sefer incitmek, incinmek yok. Bu sefer koyvermek yok karanlıklara. Anladım seni, belli ki senden öte yol yok bana. Belli ki gidecek menziller tükenmiş, yaban sevdalar ürkütücü bana. Anladım beni, geç oldu biliyorum. Geç kaldım biliyorsun. Çok mu geç? Ufak bir tohum atsan gönül tarlana yeniden. Yetişir mi kök salar mı? Anladım, geç oldu, sana uzanan eli bırakmayacaksın asla tutacaksın sımsıkı. Anladım ikimizi... Geç oldu öyle değil mi?

Kalacak bende...

Bazen bir dilek tutuyorum, kalbim saklıyor önceleri biraz. Sonra ekliyorum bir öncekinin ardına. O da kaybolup gidiyor, diğerleri gibi. Bir sonraki dilek kalacak bende. Göndermek yok meçhule artık. Gidişleri izlemek sıkıntılı, acı veriyor. Özgür...

Kısacık...

Yine özlem akşamı, yine çöktü kokun üzerime. Kulağıma çalındı bir yerlerden yorgun şarkımız, "Canımın ta içisin sen"... Kan üşüdü damarlarda, titredi yalnızlığım, "Nasıl severim bir bilsen"....

Yabancıyım..

Bir gün, bir gün, bir gün daha... Bir günün daha ışıkları sönüyor, güneş çekiliyor ufuktan. Bir gün daha yabancı yüzlerin ülkesinde, bir gün daha anlamını çözemediğim bakışların ülkesinde. Anlamak ne kadar güç ya da aslında olup biten ne kadar anlamsız. Sürekli yabancısın, burada da orada da... Sen ne kadar bağırırsan bağır, yabancısın kendi topraklarında. Başkalarının topraklarında yabancı olmak yaralamıyor da kendi toprağında, kök saldığın topraklarda ''yabancı'' görülmek, yıkıyor umutlarımı, tarumar ediyor kalbimi. Bana böyle hissettirenlere intizar ediyorum her gün yüreğimde. Ne var ne yoksa, vatan, bayrak, toprak, din, hepsini mülkiyetine geçirenlere, kendi saflarında millileştirenlere intizar ediyorum her günün sabahında, akşamında, gecesinde. Biliyorum ki hiç bitmeyecek bu amansız saldırı. Hep, ''ben'', hep ''bana'' diye saldıracaklar üzerimize, ta ki tek damla kan kalmayana kadar damarlarda. Emecekler, kusacaklar kimsesiz gelec

O kadar...

Anladım ki sürekli yalnızlık katlanılır bir şey değil. İyileşmiyor, hırpalıyor, hiç bitmeyecek bir ağrı gibi saplanıp kalıyor böğrün tam orta yerinde. Yanlış anlamalara teslim olacak kadar bitkinim. Hatalarım birbirine benziyor gitgide. Anlamı tükenmiş eski bir şarkının notaları gibi dökülüyorum tel tel. Ruhum ayrı geziyor bedenimden karanlık köşelerde. Benliğim her fırsatta tükürüyor yüzüme sıska duygularımı. Çok uzaktayım, yürek saraları çepeçevre. Yaralarım dayandı artık giderek çürüyen kemiklerime. Kimsesiz kayıp ilanınlarındaki bedbin bir yüzüm sadece. O kadar... Dönemiyorum kendime, yollar çıkmaz, kayboluş sorunsuzca, ''ah'' almadan. Sadece hayaller mutlu, onlar hep kazançlı çıkıyor bu keşmekeşten. Anlamı yok bu cinai sensizliğin. Neyi kırdıysam, neyi incittiysem kanıyor yaralarım çok derin, sen olmayınca, sızlıyor kalbim... Özgür
-Arjantin izlenimleri devam ediyor. -San Telmo'da tango. -Arjantin basınında Türkiye ile ilgili yer alan haberler. www.551vekil.com

Kısacık...

Yalnızlığı yaşıyoruz diz dize, göz göze...  Kelimeler tedirgin ağızlarda. Dur durak yok, geçiyoruz yine kalplerden durmaksızın ya da geçiyorlar kalbimizden farkettirmeden...

Buenos Aires - Capital Federal

Ankara'ya...

Ciğerimde kalan son Ankara havasını da çıkardım bugün. Sokak sokak, cadde cadde kopuyorum Ankara'dan. Oysa ne çok severdim polenler yüzüme çarparken gezmeyi Kızılay'ı Mayıs'ta. Yalnızlığı sindirirken başka yüzlerin ülkesinde, özlem sızıyor hafifçe yüreğime. Karşılıksız sevdim Ankara'yı. Bitmeyecek sanıyordum hikayemiz. Umuyordum ki yıllar saçlarımı bu bozkırda beyaza boyayacak, başımı koyacağım bir şefkatli diz bulacağım. Olmadı. İnanıyorum tüm kalbimle Ankara da bırakmak istemedi beni, yaşam acımasızca sürüklerken peşinden. Kalbimin kenti Ankara, ne derlerse desinler hakkında, ''gri'' değil her dem ''mavi''sin benim için. Sende kalan sevdalarıma, hüzünlerime, acılarıma iyi bak. Yaşlanamadık beraber ama olsun, eminim yine yaşayacağız bir gün birlikte. Özgür...

Kızıla keserken gökyüzü...

Sen ağrıyorsun kalbimin tam orta yerinde. Bazen o kadar şiddetli ki ağrım, bakışlarım donuyor, kimsesizliğim üşüyor damarlarımda. Sürekli geçmişe katediyor benliğim. Artık donmaya yüz tutmuş sıcaklığını arıyorum birlikte dinlediğimiz şarkının notalarında. Sana yazmaya başlayalı asırlar oldu. Tükenmiyor sana kelimeler, cümleler. Kökümden söktüm kendimi topraklarımdan biliyorsun. Şimdi yeni, yabancı topraklarda sürgün veriyorum yavaşça. Sen burada da varsın, bu bahar da açacaksın dallarımda. Ben azalıyorum, sen çoğalıyorsun, ben bitiyorum, sen başlıyorsun. Böyle bir döngü içerisinde yenileniyorsun, bitmeksizin. Sana yazmaya başlayalı binlerce intizar, binlerce nefes, binlerce gözyaşı oldu. Zaman bu kadar uzadı, bir yılkı sessizliğine büründü. Habis hisler kemiriyor bedenimi, kalbim yoruldu. Anladım ki sana vermişim olanı. Biriktiremiyorum başka gözleri, başka bir sevgiyi. Sevilmek acıtıyor, yakışmıyor, istemiyorum. Sanki sen sevesin diye, sen aşık olasın diye varım. Seni affedemedim,

Arjantin izlenimleri

-Buenos Aires tatilde. İnsanlar sahil kentlerine akın ediyor. Arjantin izlenimlerime ilişkin son yazım www.551vekil.com'da. Barış, mutluluk ve huzur içerisinde kalın. Özgür