Yolu yürüdüm bitti yine, menzile vardım. Yine kayboluş, yeni başlangıçlar. Duygularım
tükendi, kalem kağıda varmıyor nice zamandır. Yazılmışların arasında kendime yeni
bir yol arıyorum. Eskisi gibi yardım etmiyor kadim dostlarım yalnızlık ve ayrılıklar.
Samimi gülümsemelerden yana yaşadığım mahrumiyet… Ne zaman bitecek?
Şefkatsiz bir sonbahar yaşıyorum, göçmen sızlanmalar arasında.
Gözlerinin değdiğini hissediyorum yazılarıma. Benimlesin her gün biliyorum. Kırgın
yüreğinde yaşatığın üzüntülerin kara gözlerinde erisin. Kaybolmuş ruhunun esrik
yankıları asılı kalıyor vicdan yaralarında. Yıllanmış sevdanın tortularını söküp atmak kolay değil biliyorum.
Yaşıyorum… Belki kadavradan ibaret bir beden… Paslı gurub vakitlerinin yaşattığı
bıkkınlığın ardından kanıyor yaralarım, bitmiyor. Bitsin, bitsin artık çığlık çığlığa
yakınmalarım.
Bu sonbahar böyle oldu, yazılarımdan hüzün damladı hep. Okudun, üzüldün belki.
Belki bu ilkbaharda mutluluk yazarım, resmini çizerim kelimelerle.
Ne
Dünya üç beş bilgisizin elinde; Onlarca her bilgi kendilerinde. Üzülme, eşek eşeği beğenir, Hayır var sana kötü demelerinde Ömer Hayyam...