Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ekim, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sana anlatacak ne çok şey birikti

Uzun süren bir gecenin ardından ince sızılı bir sabaha uyanıyorum. Pencerenin pervazlarında raks eden ışık akislerinin donuk uğultusunu dinliyorum. Sana anlatacak ne çok şey birikti. Sabırsızlıkla bekliyorum gözlerin yuvalarından uğrarmışcasına beni dinlemelerini izlemeyi. Kesif bir ölüm uykusundan uyanan bedenim silkeliyor şimdilerde üzerindeki küf birikintisini. Kadim inceliklerin birbiriyle yarıştığı umarsız bilgelerin umutsuz topraklarından geliyorum. Yitik güncelerin, anlamsız satırlarının sürüklenip gitmesini engelleyememek kanatıyor, yıpratıyor. Uzun zamandır içli acıların yoğrulduğu, kederden çatlamış bu topraklara uğramıyor telli turna. Hüzünlü bir çırpınışın ses bulması gibi sapı kırık bağlamanın tellerinde ağlıyorum memleketime. Avuçlarımda biriktirdiğim gözyaşlarımı döküyorum toprağa. Belki cansuyu olur yeni bir umuda. Sana anlatacak ne çok şey birikti bilsen, ne çok şey... Özgür Çoban