Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Başlıksız...

Senden haber beklerken yitip giden saniyelerin ardından bakmaya cesaret edemiyorum bilesin. Geçe bırakma cevabını, beklerken ömrüm tükeniyor bilesin. Zaman akmak bilmiyor yelkovandan, akrepe. Fal açıyorum kalp atışlarımdan ha şimdi ya da sonra diye. Donup kalıyorum son yazdığın iki satırın arasında. Bir satırdan diğerine... Uzun sürüyor, beklemek en zoru. Güvercin gerdanlığında sakladığım duygularım uçuşuyor havada. Etrafım kıyasıya puslanıyor. Sonra yeniden yol almaya başlıyorum senin sevda kervanında. Ahvalim budur candan ötem. Gayrı sen yaz halimi istidaya ver hakime. Bakalım el birliğiyle bunun bir çaresine. Bilesin, sana sevdam ilk başladığı gibi sürecek daima. Kokuşmuş, iflah olmaz toprağımın üzerinde sen taze bir çiçeksin. Yeni yeni açıyorsun henüz. Yüreğimin kanıyla suluyorum her gün özenle seni. Kimsenin bilmediği, kimsenin ilişemeyeceği köşesindesin gönlümün. Sana aitti belki yıllar öncesinden. Yeşeriyorsun orada alabildiğince. Gözlerinle, saçlarınla, gülüşünle, boyunla

Mektup

Sendeki melankoli aktı yüreğime. Hissediyorum, duvar örmüşsün kalbinin önüne. Bilinmezlerle çevrili gönlüne bir ışık yak da aydınlansın gözlerin. Bir kısırdöngü hüküm sürüyor hayatında. Ağlarsan, kan dolar ciğerime, üzülürsen hüzün çöker kalbime. İsterdim ki çare olayım senin dertlerine. Işık olayım paslı gönlüne, yürek atışı olayım göğüs kafesinin ardında. Ne de çabuk geçti, bir nefes alımı zaman. Yine bıçakla kesilmiş gibi bitecek bakışların. Gülüşlerin, his damıttığın, hiç ama hiç bitmesini istemediğim sohbet anların. Aslında bu sana ikinci yazım. Bir de şiir yazmıştım yıllar önce. İstersen onu da veririm. Zaten sana ait o şiir. Sen de çıkar artık başını karların arasından, Yeter ki mutlu ol, ne olur mutlu ol, mutlu ol... İnancını yitirme sakın sevdaya dair. Emin ol bir gün biri çıkar seni ödünsüz sevecek. O zaman sen de inanacaksın sonsuza kadar süren aşklar olduğuna. Sihirlisin, efsunlusun özlüyorum seni. Bir kere isterdim yanından ayrılırken yanaklarından öpmeyi. Bir tanem, cüret
Geçmiş olan dünden hiç yad etme Yarın da gelmemişken feryad etme Düşünme geleceği de geçmişi de Şimdi şen ol da yaşamı berbad etme Ömer Hayyam

HENÜZ...

O bakış henüz atıldı, O nefes alındı, O yürek yeni burkuldu O ciğer acıdan kanadı O sevinç yaşandı O hüzne ağlandı O gülücük özlendi O saçlar okşandı O gözlerde yitildi O mutluluk tükendi O giderken kahrolundu O kalp kırıldı O duygular kayboldu O isyan başladı O sevgi ezildi O aşk unutuldu Özgür Çoban...
Yıpranmış, tekdüze, içi çekilmiş duygular... Artık bunlardan medet umar oldum Gelişinle yüreğimde sürgün veren tomurcuklar Gidişinle hiç başını kaldırmadı Özgür Çoban....

GELDİMSE...

GELDİMSE Geldimse bu dünyaya ne bulmuş dünya Gitsem de eğer kıymeti eksilmez ya ! Bir kimse çıkıp da anlatıp söylemedi Gelmekte ve gitmekteki hikmet ne ola? Ömer Hayyam

Umman-Saray...

Özgür....

NEREDESİN?

Gözüm uykuya hasret, sapları sararmış beyaz başakların güneşe hasretliği gibi... Hangi dalgada, hangi yelde, hangi gecede ve de gündüzde senden haber var söyle? Yangın yeri gönlümde senden ufacık bir haber çare olurdu bana. Gidişinin bu kadar uzun süreceğini söylemedin oysa Ayak izlerin tozlu yollardan silineli o kadar zaman oldu ki, ruhumda estirdiğin asi rüzgarlar, kalbimdeki umut ağacının dallarını kırıyor birer birer. Sensizim, sensizlik, alışageldiğim dinginliği bitkinliğe çeviriyor usulca ve bu gidişe ''dur'' demek elimde değil asla. İstesemde elim varmıyor ciğerimi kavramaya. İçten başlayan kanama bedenimi sararken yavaşca sen artık beynimin her kıvrımında işli bir anı olarak kaydedilmeye başladın bile belleğime. Mutlu değilim, elbette hiç olmayacağım ama zaman, rüzgarın kumun üzerindeki yazıyı süpürdüğü gibi süpürüyor seni benden . ''Gitme'' diye bağıran gözlerime bir an bile bakmadan çekip gittiğin gün sana başkaldırdım. Sev