Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Haziran, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sonrası...

Hüzzam bir gurur çare mi bu saatten sonra? Sevdalar paslanmış çakaralmaz, sabırsız. Kalpten sorumlu intizarlar bile çekip giderken birbiri ardı sıra sen neredesin? Bu sana kaçıncı yazı? Bu sana kaçıncı sitem? Sen mi erkensin, ben mi geç? Gönlün perişan. Yorgunluk akarken göz pınarlarından, ızdıraplarının erittiği bedenin acıyor gün be gün, hissediyorum. İstemiyorum gözlerimin sensizliğe alışmasını, istemiyorum ömrünün sevgisiz bitmesini. Yazık. Mahçupsun biliyorum. İnadına yaşadığın duygudan yoksunluğun dibine vuruyorsun yavaş yavaş. Bundan sonrası kahır inan. Sonrası içten çürüten gamsızlık. Bu sana kaçıncı yazı, kaçıncı sitem? Umarsızca saçıp savurduğun saflığın nerede? Nerede bıraktın gülümsemelerini, hangi tenlerde erittin masumiyetini? Ne olur toparlan artık. Bu sahile vurmuşluk, bıkkınlık sona ersin artık. Biliyorsun kimse sen değil, senin gibi değil.

Zamansız

İmkansızlıklar yarışıyor adeta hayatında. Atbaşı hüzünler, amansız. Kıyıda köşede kalmış bedbin, yorgun hisler bir bir yer ediniyor yaşamında yeniden, silinmez. Tekrarı hiç sonlanmayan, her defasında yeniden sürgün veren sorumsuzluklar, klişe. Cimri, kanatsız, yırtık, ruhsuz yosmaların doldurduğu uğultulu kentten ne kaldı geriye? Yalın ayak, üzerinde binlerce ızdırabın inlediği, ansız, zamansız bakışlar. Kalpler çırılçıplak şimdilerde, kıskıvrak bulanmış halde güdümsüz sevdalara. Her çıkmazın ardında biçare gülüşler. Sanki maskeleyecek hıçtan kızarmış umutları. Savruk, kangren çırpınmalar, sonuçsuz. Yoldasın , yürüyorsun durmaksızın. Hangi menzile? Kirlenmiş gözyaşları, ciğerler kabarmış, iltihap sarmış hisleri. Sızıntı var mertlikten, duvar çatlamış. Histerik bir süreç bu, anlamsız. Bir yaz hengamesi örtüyor gerçeklerin üzerini yavaş yavaş. Sonra... Sonrası sonbahar... Sonrası alabildiğine kahverengi. Bir resital gibi adeta, yeşil dönerken soluk kahverengine. Avuçlarında d