Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mayıs, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Öylesine...

Beklemiyorum kalbimden sevgiye bilenmesini ya da istemiyorum olsun müzmin bir yurtsuz.  Bazen olmazına bırak hayatı kalbim. Unutma olmazın da bir akışı var durmaksızın kendi mecrasında. Hele bir kış bitsin. Kar kalksın üzerinden, çiğdemler boy versin güneşe... Dert etme,  her neyse biter. Unutma,  hayatı bazen bırakmak lazım bitişlere. Bitişler de devam ediyor durmaksızın, durmuyor.  Sonra yeni olmazlar belki de olurlar.Olmazlarla olurlar arasında yaşadığın yolculuk nasıl olsa bitmeyecek inan bana. Sana taktığım kanatları geri alacağım artık, hercai... Sana verdiğim kalbi geri alacağım kalbim. Öğreneceksin hesabı, kitabı artık. Güvenene dek yeniden gözlerimi alacağım senden. Senin yanlışlarının bedelini ödemekten yoruldum inan. Sınırsızlığının yarattığı sarsıntıları atlatamıyorum kolayca, anlıyorsun.  Kızıyorum sana ama biliyorum ikimiz de yalnızız. Paylaşıyoruz dipsiz kimsesizliğimizi.  Sadece ama sadece hissiz kal bir süre, sakin. İhtiyacım var buna yemin ederim. Sebebim olacaksın bi

Anla...

İnkar buhranları arasında kırılıp dökülen gururum. Nerede şimdi dimdik ayakta olduğun günler? Gözlerden imbiklenen latif sızılar adına inanıyor varlığına kalpler ey aşk... Perişanım gözlerinle gözlerime dokunduğundan bu yana. Bana aitsin aslında hissediyorum. Sadece şimdilik iki yabancıyız, bu anlık. Her nefeste daha da yaklaşıyorsun bana, her bakışta. Söylemedim daha duymak istediklerini, gizli kalbimde. Yabancısın duygularıma, başka toprakların başka sancıları benimkiler. Yavaşca alışacak gözlerin, sessizce sevecek kalbin. Bir sabah uyandığında beni düşüneceksin, şaşıracaksın. Bir minik çiçek açacak dudaklarında, tebessüm... Ben o tebessümle büyüyeceğim gönlünde, kök salacağım dudaklarından inerken kalbine.  Bana aitsin ama sen bilmiyorsun henüz. Ben biliyorum, sen de öğreneceksin bunu. Sınırsız bekliyorum seni, bekleyeceğim. Hep seni bekledim, hayatımın her tenhasında.   Bu yabancı kent bir o kadar yabancı görmediğimde seni. Anla...

Anneanneme...

Sımsıkı sarılmıştın bana, sımsıcak, "oğlum dikkat kendine oralarda" diyerek. Son vedaydı, son sarılma, yanaklardan süzülen son damlalar. Bakamadım yeniden arabamın aynasından ayrılırken yanından. Biliyordum ki umutsuz gözyaşları ıslatıyordu yorgun, bitkin gözlerini . "Kurtul o makinelerle dolu hastane odasından" demiştim sana. Kurtuldun mu bitanem? Minicik bedeninin çektiği acılar bitti mi? Alnın akça pakça, yüreğinde kapanmamış hiçbir hesap kalmaksızın süzüldün gittin sana can verenin, seni anne, seni anneannem yapanın yanına.  Biliyorum orada da sevecekler seni. Sımsıcak kalbinle kavrayacaksın başka kalpleri. Söz verdi melekler, hiç bırakmayacaklar ellerini. Sonra içindeki genç kadın özgür artık alabildiğince. Mutlu olacaksın biliyorum bunu tüm kalbimle.  Kimsesiz günlerinin beş çocuklu annesiydin. Ne kadar yorgun bir o kadar güçlü kadındın sen. Bir son sihir istemiştim, beklemiştim senden. Olmadı, gösteremedin bitanem, tontonum. Anneannem olduğun için, o çelikten

Annemin annesine...

Yapayalnız günlerin beş çocuklu annesiydin. 80 yaşına merdiven dayamışken bile ne genç kadındın sen. Yıllar geçerken birer birer ne ağır yükleri sırtlandın da yine de bükülmedi belin. Biliyorum vedalaşamadık, biliyorum özlemiştin, özlemiştik. Senin hikayen bitmedi daha. Toprağa attığın tohumlar yeşeriyor bak dünyanın dört bir yanında. Sen anlamsız hesaplaşmaların tam orta yerinde bazen de kıyısında sürdün gittin yaşamını. Sana sorulacak bir hesap kaldı mı? Hayır. Hesap tamamdır. Alnın ak, kalbin dimdik buluşacaksın tanrıyla yanında kırgınlıkların.  Sana söylenecek o kadar çok şey kaldı ki boğazımda düğümlü.  Ben de evladınım senin annemin annesi.  "Ten ten ten altı, pabuç altı gön altı. İnanmazsan say da bak onaltıdır, onaltı" Çocuktum, sen öğretmiştin, bu tekerleme eşliğinde saydığın tespih tanelerinin sayısının her seferinde 16 çıkacağını. O zaman sihir gibi gelmişti. Büyük kadının yarattığı muhteşem bir sihir.  Şimdi yeniden senden bir sihir bekliyorum. Yeni bir sihir daha