Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mayıs, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İLK...

Bazen seni düşünürken buluyorum kendimi. Onca zamandan sonra yine aklıma gelmen ne kadar garip. Aklımdan geçerken sen dalga dalga unutamamışım yanaklarının arasında gizlediğin sıkılgan, mahçup gülümsemeni. Çocuk hayallerimizde, mert duygularla süslediğimiz minik aşkımız. Gizlice, sessizce yaşadığımız sevgimiz bizimdi, biz ona aittik. Acaba sende beni düşünüyor musun? Parmaklarımın ucundan akıp giden kelimelerin ilham perisi olan sen, belki de şu anda çocuğunun saçlarını okşuyorsun. Çok özlüyorum, o yılları, seni, o zaman ki beni. Kirlenmemiş, tertemiz duyguları, billur hisleri. Seni çok seviyordum. Kışın üşüdüğümü anladığında şapkanı benim başıma takmanı, senin soğuktan kızarmış yanaklarına dokunmayı seviyordum. Suçlama kendini, sen bu sevgi için elinden gelin yaptın. Ben, ben mi asla, yapmadım. Beni yıllarca bekledin, bense senin beklediğini bile bile... Yapamadım, bilemiyorum. Bunca yıl sonra kendime itiraf ediyorum seni hep sevdim, özledim. Duygularının kıymetini bilemedim galiba.
Öyle birşeydi senin gidişin işte. Giderken, ''dönmem artık'' demiştin ya tuttun sözünü. Ağlamadım arkan sıra tuttum sözümü. Bir yılkı atı sessizliği bürüdü günlerimi. Dinginliğe alıştı yüreğim, nümayiş havası son buldu gönlümde. Şimdi ılık ılık esiyor isyan rüzgarları ciğerimde. Hayat zincirimin en sağlam halkasıydın sen. Koptun, hayatım dağıldı bir süre sonra isteksizce, ümitsizce yeniden toparlanma... Issız duyguların yerini latif çekişmeler alıyor içten içe şimdilerde. Bir kızıyorum kendime, bir gülüyorum. Sanki bir meyhanede ince saz dinler gibi hissediyorum kendimi. Her şarkı beni anlatıyor sanki. ''Avuçlarımda hala sıcaklığın...'' diye seslenirken şarkı kendine geliveriyorum bir anda. Gidişin kopardı gönül tellerimi, titremiyorlar artık. His olup kağıda akmıyorlar kalemden. Memleketin ahvaline kafam takılıyor bugünlerde. Bizim memleket rengarenk bu aralar. Havası bir puslanıyor, bir aydınlanıyor. Yani gittiğinden bu yana değişen bir şey olmadı dese