Bazen seni düşünürken buluyorum kendimi. Onca zamandan sonra yine aklıma gelmen ne kadar garip. Aklımdan geçerken sen dalga dalga unutamamışım yanaklarının arasında gizlediğin sıkılgan, mahçup gülümsemeni. Çocuk hayallerimizde, mert duygularla süslediğimiz minik aşkımız. Gizlice, sessizce yaşadığımız sevgimiz bizimdi, biz ona aittik. Acaba sende beni düşünüyor musun? Parmaklarımın ucundan akıp giden kelimelerin ilham perisi olan sen, belki de şu anda çocuğunun saçlarını okşuyorsun. Çok özlüyorum, o yılları, seni, o zaman ki beni. Kirlenmemiş, tertemiz duyguları, billur hisleri. Seni çok seviyordum. Kışın üşüdüğümü anladığında şapkanı benim başıma takmanı, senin soğuktan kızarmış yanaklarına dokunmayı seviyordum. Suçlama kendini, sen bu sevgi için elinden gelin yaptın. Ben, ben mi asla, yapmadım. Beni yıllarca bekledin, bense senin beklediğini bile bile... Yapamadım, bilemiyorum. Bunca yıl sonra kendime itiraf ediyorum seni hep sevdim, özledim. Duygularının kıymetini bilemedim galiba.
Dünya üç beş bilgisizin elinde; Onlarca her bilgi kendilerinde. Üzülme, eşek eşeği beğenir, Hayır var sana kötü demelerinde Ömer Hayyam...