Takvimlerin sayfalarını bir bir yırtıyorum,
bekliyorum gelecek bir gün senden ufacık da olsa bir haber, biliyorum.
Geçiyor yıllar, vakit kararıyor.
Bekleyen saatlerim, dakikalarım bir o kadar pişman.
Umutsuzluk yakışmıyor bana, ötelemek istiyorum karamsar çıkışlarını ruhumun.
Bir nümayiş hali içinde çırpınıyor akrep ile yelkovan.
Evin sokağa bakan penceresinin pervazları sızlıyor kimsesizlikten.
İçimden pencereye varmak gelmiyor, senin gittiğin yol orası.
Üzerinde duygularımın volta attığı sundurmalar isyan ediyor, binlerce kez koklamaya yeltendiğim, hala aynı yerinde duran yastığımdaki kokun.
Bende mi gideyim? Gitmek istesem de ayaklarım direnir biliyorum.
Geri dönmek o zaman bu boşluğa inan bana daha zor olacak belki.
Kır, dök, incit beni...
Alışkınım, kar altındayım, başım daha çıkamadı, uzanamadı gökyüzüne.
Çürüyecek cesedim belki burada.
Bu düşünce kemiriyor ciğerlerimi, sızlatıyor burnumun direğini.
Sensiz ölmek bile ne kadar zordur, öyle sanıyorum.
Odamın çift kanatlı ahşap kapısı çıkışıma hazırlanıyor yüreğimin biletsiz, kaçak sevdalısı.
Dedim ya gelmeni bekliyorum.
Daha ne kadar beklerim bilemiyorum.
Biletim cebimde, son tren beklemekte beni.
Yetiş, odamın çift kanatlı ahşap kapısından gir içeri.
Gel artık, güç kalmadı ben de dayanacak yüreğime umutsuzluk yağmuru ha yağdı ha yağacak...
Özgür Çoban...
bekliyorum gelecek bir gün senden ufacık da olsa bir haber, biliyorum.
Geçiyor yıllar, vakit kararıyor.
Bekleyen saatlerim, dakikalarım bir o kadar pişman.
Umutsuzluk yakışmıyor bana, ötelemek istiyorum karamsar çıkışlarını ruhumun.
Bir nümayiş hali içinde çırpınıyor akrep ile yelkovan.
Evin sokağa bakan penceresinin pervazları sızlıyor kimsesizlikten.
İçimden pencereye varmak gelmiyor, senin gittiğin yol orası.
Üzerinde duygularımın volta attığı sundurmalar isyan ediyor, binlerce kez koklamaya yeltendiğim, hala aynı yerinde duran yastığımdaki kokun.
Bende mi gideyim? Gitmek istesem de ayaklarım direnir biliyorum.
Geri dönmek o zaman bu boşluğa inan bana daha zor olacak belki.
Kır, dök, incit beni...
Alışkınım, kar altındayım, başım daha çıkamadı, uzanamadı gökyüzüne.
Çürüyecek cesedim belki burada.
Bu düşünce kemiriyor ciğerlerimi, sızlatıyor burnumun direğini.
Sensiz ölmek bile ne kadar zordur, öyle sanıyorum.
Odamın çift kanatlı ahşap kapısı çıkışıma hazırlanıyor yüreğimin biletsiz, kaçak sevdalısı.
Dedim ya gelmeni bekliyorum.
Daha ne kadar beklerim bilemiyorum.
Biletim cebimde, son tren beklemekte beni.
Yetiş, odamın çift kanatlı ahşap kapısından gir içeri.
Gel artık, güç kalmadı ben de dayanacak yüreğime umutsuzluk yağmuru ha yağdı ha yağacak...
Özgür Çoban...
Yorumlar