Kırık dökük çıkarların yılmaksızın yarıştığı, dikensiz gül bahçesi hayallerinin avuttuğu biçare kırgınlıklarım. Sana yazıyorum yıllardır usanmadan. Ne kalem bıkkın, ne kağıt. Elimden geldiğince yabancı seslerdeki yankılarını ya da gözlerdeki akislerini takip ediyorum. Sızılı su birikintileri hüküm sürerken öksüz Ankara kaldırımlarında, sen duygudan yoksunluğumun kimsesiz hıçkırığısın.
Kalpten kalbe uçuşup duran biricik sevinçlerin hercai tesellisi, gün aralanırken acılı sundurmaların çatlaklarından yüreğini bilemek neden kinle?
Kuşlar ölüyor bu kentte ecelsiz, hesapsız, kitapsız, bilmiyorsun. Her köşeyi tutan yalnızlık, her göz pusuda. Yürekler sevdayla bilenmeyi unutalı çok uzun zaman oldu. Umutla bekliyorum şimdi, zerdaliler çiçek açtı bu bahar yeniden.
Alev alan yalnızlığımı söndürmeye bile çabalamıyorum artık. Uzun sürdü gidişin, gelişini hiç beklemiyorum bilesin.
Kalpten kalbe uçuşup duran biricik sevinçlerin hercai tesellisi, gün aralanırken acılı sundurmaların çatlaklarından yüreğini bilemek neden kinle?
Kuşlar ölüyor bu kentte ecelsiz, hesapsız, kitapsız, bilmiyorsun. Her köşeyi tutan yalnızlık, her göz pusuda. Yürekler sevdayla bilenmeyi unutalı çok uzun zaman oldu. Umutla bekliyorum şimdi, zerdaliler çiçek açtı bu bahar yeniden.
Alev alan yalnızlığımı söndürmeye bile çabalamıyorum artık. Uzun sürdü gidişin, gelişini hiç beklemiyorum bilesin.
Yorumlar