Dileğim…
İncir karası kederlerin gölgesinde
yitip giden yalnızlığım, bir gelen oldu biliyor musun senin gidişinle. Sıkıntı
yığınlarının arasından doğan paslı güneşlerin müzmin kırılganlıkları sona erdi.
Kekremsi duygusallığın yitik kalpsizliğinden kurtulalı nicedir mutluyum.
Yitirdiğini sandığın anda çıkıp gelenin kıymeti biter mi? Belli ki almış
güvercin gerdanında gönderdiğim selamları, belli ki konmuş penceresine azat
ettiğim Kiraz kuşu. Çıktı geldi işte ansızın. Tam umutların pastan çürümeye
başladığı anda çıktı geldi. Bir dilim kuru ekmeği, kimsesiz bir damla
gözyaşını, bir türlü uslanmayan hüzünleri paylaşmaya geldi.
Seni öyle bir seveceğim ki
pislikten kararmış yürekler bile ağaracak sığınıp sevdama. “Şıp sevdiyim”,
“ayran gönüllüyüm” ya iki kolum, iki ayağım olmasa da yine senin
peşindeyim.
Seni kalbimle gözlerim arasındaki
o upuzun mesafede sevdim ben. Yokluğunda kalemimle, kağıdımla yaşattım seni.
Bazen gözlerimden süzüldün yanağıma, bazen ufacık bir yelde aradım kokunu.
Bazen yalnızlığım oldun, bazen minik bir baştankara…
Aşığım sana… Bir tek bakışın
için, tek bir nefesin için aşığım sana. Kalbimin kadını, bana hediye ettiğin
yeni yaşam için teşekkür ederim sana.
Dileğim, Tanrım sensiz bırakmasın
gözlerimi.