Yalnızlığın ürkütücü birlikteliğinde şimdi seninleyim,
Koskocaman bir şehir derin uykudayken, ben nöbetteyim...
Yalnızca pavyonların dar, konsomatris kokulu locaları ve
caddelerüstü kokoreçciler beklemekte benimle.
Zor olanı tüm çıkmazlarıyla yaşamanın verdiği acı,
tatminsiz aşkların güdümsüz kederleri ve ekşimiş bir yoğurdun burması gibi ağzımı,
boynumda ilmek ilmek geriliyor, sensiz bitesice günler.
Sıkıntım bazen aşıyor beni, nefes almak bile ne kadar zorlaşırken,
seni düşünmekten vazgeçmek imkansız...
Ya seni düşünmekten de vazgeçersem, ne kalacak bana?
Umutsuzluk çıkmazında salınan özlemlerimden başka.
Yalnızım...
Hem nasıl biliyor musun?
Sensiz süregiden saniyeler, dakikalar, saatler, günler, haftalar, aylar, yıllar...
Git git tükenmeyen, aşılamayan yollar.
Seni öyle özledim.
Senin varlığının anlamı kaplıyor tüm olup bitenin anlamsızlığını.
Duyumsamak seni ve tıpkı güneşin bedenimi ısıtması gibi, seni
düşünürken fokur fokur kaynamak ne güzel...
Ah keşke şimdi yanımda olsan, gözlerinin buğusundan, saçlarının
karasından öpebilsem.
Beni böylesine benliğine hapsetmekten kurtulmak için ne çare?
Peşinden koşulması gereken nice dava, arkasından gidilmesi gereken
binlerce kavga varken,
benim aşım, ekmeğim, yediğim, içtiğim sen,
peşindeyim, ayrılmam, bin kere yemin ederim.
Seninim....
Özgür Çoban...
Koskocaman bir şehir derin uykudayken, ben nöbetteyim...
Yalnızca pavyonların dar, konsomatris kokulu locaları ve
caddelerüstü kokoreçciler beklemekte benimle.
Zor olanı tüm çıkmazlarıyla yaşamanın verdiği acı,
tatminsiz aşkların güdümsüz kederleri ve ekşimiş bir yoğurdun burması gibi ağzımı,
boynumda ilmek ilmek geriliyor, sensiz bitesice günler.
Sıkıntım bazen aşıyor beni, nefes almak bile ne kadar zorlaşırken,
seni düşünmekten vazgeçmek imkansız...
Ya seni düşünmekten de vazgeçersem, ne kalacak bana?
Umutsuzluk çıkmazında salınan özlemlerimden başka.
Yalnızım...
Hem nasıl biliyor musun?
Sensiz süregiden saniyeler, dakikalar, saatler, günler, haftalar, aylar, yıllar...
Git git tükenmeyen, aşılamayan yollar.
Seni öyle özledim.
Senin varlığının anlamı kaplıyor tüm olup bitenin anlamsızlığını.
Duyumsamak seni ve tıpkı güneşin bedenimi ısıtması gibi, seni
düşünürken fokur fokur kaynamak ne güzel...
Ah keşke şimdi yanımda olsan, gözlerinin buğusundan, saçlarının
karasından öpebilsem.
Beni böylesine benliğine hapsetmekten kurtulmak için ne çare?
Peşinden koşulması gereken nice dava, arkasından gidilmesi gereken
binlerce kavga varken,
benim aşım, ekmeğim, yediğim, içtiğim sen,
peşindeyim, ayrılmam, bin kere yemin ederim.
Seninim....
Özgür Çoban...
Yorumlar